Bugünkü yazımız da “Karabük’ü Düşünmek” üzerine düşüncelerimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz. Karabük’ü düşünmek kavramı ne anlama gelmektedir? Öncelikle bunun anlamı üzerinde durmak gerek. Bize göre Karabük’ü “Karabük’çe” düşünmek demektir. Felsefe falan yaptığımız falan sanılmasın.! Niyetimiz kafa karıştırmak değil. Amacımız; farklı bakış açısı ile ideolojik dar kalıpların dışına çıkarak ve “anlam” içinde düşünce derinlikleri oluşturmaktır. Başka bir deyişle ;Karabük’le ilgili bazı gerçeklerin anlaşılmasına yardımcı olmaktır.. …………………………….. Sürekli olarak yazılarımızda,Karabük gibi tarihi mazisi cok eskilere dayanmaya kentlerde sahiplik duygusunun geç oluştuğundan söz ederiz. Sınıfsal durumun,lobi oluşturacak güce ulaşamamış olma nedenini de buna göre açıklarız. Düşünce ve heyecan yönündeki zayıflık… Amaca ulaşmayı engelleyen bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Kent kültürünün bir türlü homojenleşememe seviyesi gösterememesi bizim için düşünülmesi gereken esas husustur. Daha öncede yazmış olduğum gibi bu tip kentlerde, sivil toplum kuruluşlarının birlikteliği ve aynı zamanda siyasi partiler aracılığıyla gösterilecek aktiveler kentin bekasını belirleme açısından çok büyük önem arz etmektedir. Sosyal sınıfların cılızlığı bu durumu tarihsel zorunluluk olarak bizlere dayatmaktadır. Şimdiye kadar siyasi partiler aracılığıyla,siyaseten beklenen fayda elde edilememiştir. Üzülerek belirtmek gerekirse sivil toplum örgütlerinin de seçim zamanında ortaya çıkıp siyasetin gölgesinde, arka bahçede faaliyet göstermeleri bu noktada umutların çöpe atılmasına neden olmuştur. Böyle bir olumsuzluk adeta Karabük’ü kendi içine hapsetmiştir. Bu noktada kentimizde geleceğe yönelik düşünce üretiminin mağduriyete uğrama sebebi budur. Bu tespit Karabük için çok derinlik taşıyan bir anlama haizdir. Evet nerede kalmıştık… Bir daha yazının başlığına dönüş yapalım. Karabük’ü düşünmek… Ama esaslı bir biçimde düşünmek… Keşke her olayda kendimizden önce Karabük’ü ,”Karabükçe” düşünebilmeyi bilsek. O zaman kendi çıkarlarımız için Karabük’ün geleceğine ipotek koymamış olurduk değil mi?...