Bölgenin Sesi Gazetesi tarafından
04 Mayıs, 2016 10:21 tarihinde yayınlandı
A+ A-

KBÜ’de “Dünya Ebeler Günü” Konferansı

Karabük Üniversitesi (KBÜ) Kızılay Öğrenci Kulübü altında faaliyet gösteren Yaşama Dokunan Eller Topluluğu tarafından “Dünya Ebeler Günü” konferansı gerçekleştirildi. İki oturumdan oluşan konferanslar dizisinde ebelik mesleğindeki güncel gelişmelerin yanı sıra mesleğin gerektirdiği roller, yeni doğan bakımı, anne sütünün önemi gibi ebelikle ilgili pek çok konu ele alındı. Hamit Çepni Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinliğe Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Güneş, Sağlık Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Eyüp Altınöz, Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölüm Başkanı ve Ebeler Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nazan Karahan, davetli konuşmacılar ve öğrenciler katıldı. Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölüm Başkanı ve Ebeler Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nazan Karahan yaptığı açış konuşmasında Dünya Ebeler Günü’nün ortaya çıkışı ile ilgili bilgiler verdi. Karahan şunları kaydetti: “Ebelikle ilgili değişimlerin konuşulduğu, doğumların normalleştirilmeye çalışıldığı bir dönemde biz de Karabük Üniversitesi olarak güzel bir kutlama yapıyoruz. Atatürk tarafından ebelere armağan edilmiş aynı zamanda da Dünya Ebelik Konfederasyonu’nun 1919 yılında kurulmasının ilk günü olan 5 Mayıs tarihi de Dünya Ebeler Günü olarak tüm dünyada kutlanıyor.” “İnsan nesli için normal doğum önemli” Sağlık Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Eyüp Altınöz ise konuşmasında özellikle insan neslinin devamlılığı için sağlıklı bir gebelik ve doğumun önemine vurgu yaptı. Altınöz konuşmasında şu açıklamalara yer verdi: “Doğum olayının gerçekleşmesi için ebelerimiz olmazsa olmazdır. Dolayısıyla insan neslinin devamlılığı için ebeliğin mutlaka bir gereklilik olduğunu vurgulamak isterim. Biz ne zaman ebeleri doğum işinin dışına ittik, istatistiklere bakıldığında doğurganlığın düştüğünü gördük. Yıllarca doğum olayını fizyolojik bir olay olarak değil de bir cerrahi operasyonla yapılan patolojik olguya doğru götürdük. Bunu Bakanlık geç de olsa fark etti. Hem gebeliğin sağlıklı şekilde yürümesi hem de doğum olayının normal fizyolojik bir olay gibi gerçekleşmesi için ebelerimizin mutlaka sahada olması gerektiğini düşünüyorum. Bu vesile ile Ebeler Gününüzü kutluyorum.” “Ebeler bireyin yaşaması ve topluma kazandırılmasında öncüdür” Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Güneş de bir konuşma yaparak “Doğumun sağlıklı bir şekilde olması için gerçekten ebelerin çok fedakârca çalışmaya ihtiyacı olduğunu, hatta çok önemli eğitim almalarına gerek olduğunu görmekteyiz” dedi. Güneş konuşmasında günümüzde sağlıklı bir doğumda eğitilmiş, el becerisi iyi olan tecrübeli ebelere ihtiyaç olduğunu da belirterek üniversitelerde verilen eğitimlerin önemine işaret etti. Prof. Dr. Ali Güneş konuşmalarına şu sözlerle devam etti: “Sizler hayata yeni adım atacak bir bireyin topluma kazandırılmasında, yaşamasında öncülük edecek insanlarsınız. Dünyada çok konuşulan, feminizm akımından etkilenerek yapıldığını düşündüğüm, bayanların bir kısmında doğumun vücutlarına zarar verdiğini düşünen bir sürü insan var. Hatta feministlerden bir kısmı normal doğum olayına karşılar. Dolayısıyla sezaryen olayının çok ciddi oranda artığını duymaktayız. Uzmanların genel görüşü normal doğumun gerek annenin sağlığı açısından gerek bebek açısından son derece önemli olduğunu vurguluyor. Feminist akıma kapılmadan insanların fizyolojisine uygun bu süreci sürdürüp, nesillerin hayata gelmesinde, yaşamasında faydalı olursunuz diye düşünüyorum.” Açılış konuşmalarının ardından iki oturumdan oluşan konferanslara geçildi. Sağlık Yüksekokulu Arş. Gör Demet Erdoğan’ın başkanlığında gerçekleşen ilk oturumda Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölüm Başkanı ve Ebeler Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nazan Karahan “Ebelikteki Merkezi Örgütlenme”, Sinem Kılınç “Öğrenci Ebelerin Rolleri”, Sağlık Yüksekokulu Arş. Gör. Seda Göncü “Ebelik Eğitimi”, Sağlık Yüksekokulu Arş. Gör Arzu Kul “Türkiye’de Kadın Üreme Sağlığına Genel Bakış” konularında bilgiler verdi. Yrd. Doç. Dr. Nazan Karahan başkanlığında gerçekleşen ikinci oturumda ise Uzm. Dr. Sadrettin Ekmen “Neonal Resüsitasyon Programı”, Ebe Nezide Topuz “Yenidoğan Bakımında Güncel Yaklaşımlar”, Ebe Songül Şimşek “Doğumda Anne Bebek Bağlanması” ve son olarak da Ebe Ayşe Aydın “Anne Sütü ve Önemi” konularında katılımcıları bilgilendirdi.
Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Şafak Zeki Akca tarafından
13 Mayıs, 2025 00:53 tarihinde yayınlandı
A+ A-

KÖY NEYİME DEMEYİN!

SON İSTANBUL DEPREMİ VATANDAŞLARI KÖYLERİNE GİTMEYE ZORLADI.

Dedelerimizin., büyük büyük Dedelerimizin kavimler halinde yaşamış oldukları kırsal yaşam alanlarına KÖY denir.

60’LI VE 70’Lİ kuşaklar köyün ne kadar değerli olduklarını iyi bilir.

Daha sonraki kuşaklar ise Köyü gereksiz bir yer olarak görürler.

Ama şunu bilmezler ki gün gelir o ata toprakları çok değerli olur.

Bu son deprem bize bunu gösterdi.

Ve onun içindir ki köyler artık eski değerlerini kazanmaya başlamış gözüküyor.

*

Köyün en güzel yeri  neresidir? diye söylesem HARMAN dır dersiniz.

Çocukluğumuz da çok giderdik ata topraklarımıza,

Dört gözle hasretle beklerdik hafta sonu köye gidebilmek için...

Güz zamanı Harman da öküzlerle atlarla tüven sürülürdü bizlerde tüvenlerin üstüne oturur buydağın samandan ayrılmasını seyrederdik.

NE GÜZELDİ O GÜNLER..

ANLATIMAZ YAŞANIR DERLER YA...

*

Geçtiğimiz bayram köyleri biraz dolaştım kendi köyüme de gittim.

En çok dikkatimi çeken köyler de ve köyümüz de o eski ahşap evlerden o kerpiç evlerden artık eser yoktu.

Yeni yeni binalar yapılmış her taraf olmuş betonarme

Köyler köylük ’ten çıkmış yani

Şehirlerde yaşayanlar biraz parası olanlar o eski evleri yıkıp yerlerine beton evler kondurmuş o köyün estetiğinde, güzelliğinden eser yoktu sadece bizim köy için değil diğer köylerde de durum farklı değil.

O eski köyümüzden artık eser kalmamıştı.

*

Şimdiki köyler de;

O ahır kokulu evler var mı? YOK...

Bahçe ve Bostan işleri var mı? YOK...

Her evin altında inekler, keçiler, atlar eşekler var mı? YOK…

Tarlada ekin ekmek var mı? YOK...

Köy Taş Fırınlarında Çörek ve Göbü yapmak var mı? YOK

KÖY odaların da ihtiyarların toplanıp eğlenceler yapılması var mı? YOK

Köyde öküzlerle kağnı arabaları ile saman taşımak var mı?  YOK...

Horoz ve tavuk beslemek var mı? YOK...

Hatta tavuk yüzünden komşu kavgaları bile YOK...

DAHA NELER? NELER?

Biz bu değerlerimizi kaybettik.

NE OLACAK ŞİMDİ?

Yeni yetişen nesil köy yaşantısını bilmiyor.

Eski nesiller de yaşlandı artık.

Bu genç nesillere kim öğretecek bu yaşantıyı

*

Şu anki neslin yaptığı tek şey var

Eski ahşap evleri yıkmak!..

Köye gelen manav arabasından ekmek almak,

sebze ve meyve almak bunlarla beslenmek.

Tereyağını, yumurtasını sütünü etini şehre inince marketten almak.

BEN KÖYDE YAŞIYORUM MU DİYECEĞİM?

Devletimizin ve büyüklerimizin bu konuya el atması gerekir.

Köye yerleşecek misin ilk önce AHŞAP EV YAPACAKSIN

Devlet bu konuda üzerine düşen Ağaç desteğini vermesi gerekir

Ahşap ev yapanlara şart getireceksin ki Tarım ve hayvancılık yapacaksın diye

O evin mutlaka bir ineği olacak, bahçesinde tavukları olacak,

Bahçe ve bostan işlerini mutlaka yapacak

Ekip biçeceği tarlası olacak

Buna benzer konularda devlet desteği olursa o köy yaşantılarımız tekrar geriye gelir.

Yoksa ne ekonomi düzelir, ne köyler düzelir nede şehirler düzelir!..

Bu şekilde devam ederse hayat yaşanmaz hale gelir herhalde…

Ne dersiniz? Yorum sizlerin…

Kalın sağlıcakla….

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.