MEVSİMLER

MEVSİMLER

Yayın: 05.03.2024 10:05
Paylaş:
A+ A-

MEVSİMLER

Ülkemiz dünya üstünde yaşanan dört mevsimi hakkıyla yaşayan ve yaşatan bir coğrafyada yer alıyor. İlkbahar, yaz, sonbahar, kış ilkokulda öğrendiğimiz  mevsimlerimiz fakat bundan çok kısa zaman önce mevsimleri dört değil iki  olarak biliyormuşuz.

Bir sene, Hızır Günleri (Yeşil Mevsim) ve Kasım Günleri olmak üzere ikiye ayrılırmış. Mayıs ayının 6’sında Hızır Günleri ile yaz başlar ve 7 Kasım’da sona erermiş. Kasım Günleri de, kasım ayının 8’inde başlar, Şubat ayının 5 Mayıs günü bitermiş. Hızır Günleri yaz devresini, Kasım Günleri de kış devresini gösteriyormuş. Kasım Günleri’nin başlamasından birkaç gün sonra gelen pastırma yazı denilen sıcak günlerin akabinde, kış devresinin soğukları başlıyor.

Cumhuriyetin ilanından önce mevsimleri böyle idrak etmişiz. İki mevsim olarak görünse de insanlar yine de bunu dörde tamamlamış gibi duruyor çünki günlük hayatta ilkyaz ve sonyaz diye bir kullanım söz konusu.olmuş. İlkyaz, yaz, sonyaz şeklinde bir ayrım da yapılmış gibi duruyor. Böyle de olduysa, pratikte mevsimler yine  dörde tamamlanmış olmuş. Yakın geçmişte, her yeni yılda, bir takvim edinme telaşı yaşanırdı. Son yıllarda sanki  bu da ortadan kalktı. Elimizdeki telefonlar bu ihtiyacımızı karşılıyor ama ben takvimleri özlüyorum. Duvarda asılı duran  manzara resimli takvimleri ve saatli maarif takvimlerinin her ikisini de gözlerim arıyor. Eldeki telefonlar benim için onların yerini tutamıyor.

Eskiden saatli marif takvimi diye bir takvim satılırdı ve bu takvimde mevsimlere ait ayrıntılı bilgiler yer alır; kocakarı soğukları ne zaman başlar, zemheri ne zaman, kırlangıç fırtınası ne zaman hepsi hepsi bu takvimde belirtilirdi. Bir sürü  fırtınadan haber verir;  her birinin başlangıç ve bitiş günleri tarihleri ile tam uyumlu olarak gerçekleşince şaşırırdım. Demek ki dünyamızın üstünde yaşananlar, esaslı bir döngüyle oluyor idrakına, kişiyi  ister istemez  eriştiriyordu bu takvim. Yüzyılların, binyılların birikimiyle hazırlandığı belli olan saatli maarif takvimi bence önemli bir değerimiz ! Üstelik o,  tarihte o gün ne olmuş, ata sözlerimizden bir örnek, fıkralar,  çocuklar için düşünülebilecek  isimler, o gün için örnek bir yemek  mönüsü,  yemek tarifleri gibi bilgiler de içerirdi.   Takvimin adı; Maarif Kitaphanesinde basıldığı için böyle konmuş;  günün saatleri ile ilgili bilgiler de bu sayfalarda yer alınca saatli maarif takvimi ismi tam oturmuş ona !

Kırlangıç fırtınasını çok severim ben. Yılda iki kere olur. Nisanda ülkemize gelişleri ile, ekimde gidişleri ile yaşatıyorlar bu fırtınayı. Kırlangıçlar çok zarif kuşlar, kırılgan ve ürkekler ! Bir vakitler yaşadığım ev en üst kattaydı ve her sene odanın birindeki bacanın içine kırlangıçlar düşerdi. İlk yıllarda fare sanıp korkmuştum fakat sonra alıştım. Bu fırtına düşürüyormuş onları bacanın içine. Duvardaki baca deliğinden onları çıkartır, pencereden uçururdum ama çok korkmuş olurlardı. Kalplerinin  çılgınca atışını elimde hissedince yüreğim burkulurdu. Bu evde yaşarken;  her sene nisanda, ben de bacadan  kırlangıç kurtarma ritüelimi yapardım. Nisanda bacaya kulak kesilirdim.

Sanırım Martta da bülbüller geliyor fakat böyle bir fırtına bahsi yok takvimlerde. Bu da benim hediyem olsun.Şubat sonunda bülbül fırtınası !  Safranboludaki ev yar başında ve yar boyunca ağaçların varlığı hayvanları çekiyor kendisine. Kış boyunca sessiz olan bu uçurum yer, tam bu günlerde şenleniyor. Sabahın erinde bir cümbüş bir kıyamet. Her biri ayrı bir türkü tutturuyor. Sabah ezanında  kalkıp onları dinlemek hoş bir duygu oluşturuyor ruhta.

Kimbilir belki onlar da bu vakitte kendi dualarını yapıyorlardır Allaha. Kuranda böyle yazıyor. Dağın taşın duasından bahsediyor !

Bugün son cemre toprağa düşüyor. Hava ve su ısınmıştı şimdi toprak ısınacak. Ondan buhar çıkacak ! Türk ve Altay kültüründe İmre cini baharda ortaya çıkıp, göğe yükseliyor ve gökten buza düşüp onu eritiyor. Sonra da yere inip toprağı ısıtıyor. İmre; İmere ve Emire olarak da biliniyor. Bulgarlarda ise Zemire deniyor.  Kumuk  Türkçesinde zemre sözcüğü nem, buhar anlamında kullanılıyor. Arapça da ise cemre kor halindeki ateş demek. Tasavvufta kor ateş, yeniden doğuşu ve temizlenmeyi temsil ediyor. Cemre kelimesi tüm bunları kapsıyor gibi görünüyor.

Bilmek lazım;  yüzyıllar boyunca büyük emekler, gözlemler neticesinde oluşturulmuş bu doğa takvimini  unutmamak, yaşatmak lazım. Saatli marif takvimini alıp duvara asmak  tarım faaliyetlerinde kesinlikle  kullanmak lazım. Her sabah küçük yaprağını koparıp orada olan bilgileri okumak lazım yahut telefonlar için İnternete bir saatli marif takvimi ilave etmek lazım.

 

Sevgilerimle

Dyt. Güner Erbay

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Türk Sağlık-Sen’den ‘PROMOSYON’ açıklaması

Yayın: 08.05.2024 16:45
Paylaş:
A+ A-

Türk Sağlık-Sen ekonomik zorluklar nedeniyle güncelliğini yitiren banka promosyon sözleşmelerinin revize edilmesi içim çağrıda bulundu.

Türk Sağlık-Sen Karabük Şube Başkanı Sadık Doğdu promosyonların günün koşullarına uygun hale getirilmesini isteyerek “Promosyon artık kamu çalışanları için hassas bir mesele olmuştur” dedi.

Başkan Doğdu konu hakkında yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Sağlık çalışanlarının ekonomik meselelerinin en önemlisi tek kalem maaştır. Türk Sağlık-Sen olarak sağlık çalışanları tamamı emekliliğe yansıyan tek kalem maaş şeklinde bir ücret politikasının benimsenmesi gerektiğini uzunca bir zamandır dile getiriyoruz.  Bu hayata geçirilene kadar da hak edene hakkını verildiği, kimsenin mağdur edilmediği, adalet terazisinin çalıştığı bir taban ve teşvik ödemesi sistemi istiyoruz. Günümüz şartlarında çalışanın ekonomisine anlamlı bir katkı yapacak ücretler ödenmesi gerektiğini savunuyoruz.

Değerli Basın Mensupları;

Son dönemde çalışanların gündeminde olan bir diğer hususta promosyon meselesidir.

Türk Sağlık-Sen olarak her platformda promosyonların beklentilerini karşılayacak ödemeler olmasını uzun zamandır dile getiriyoruz. Kamuda ilk promosyon ödemeleri Türkiye Kamu-Sen’in yoğun gayretleri ile olmuş ve bu süreç çalışanları memnun edecek rekor düzeyde bazı anlaşmalarla da ısrarla devam ettirilmiştir.

Fakat ne yazık ki Karabük’te geçtiğimiz dönem promosyon anlaşmaları sağlık çalışanlarını memnuniyetten çok uzak olmuştur.

Çalışanın hakkına ve hukukuna yetkiliyiz diyenler sahip çıkmamış, mağduriyet yaşanmasına neden olmuşlardır.

2025 yılının ilk ayında çalışanlar için yeni promosyon ödemesi yapılacaktır. Bu promosyonlar için şimdiden hazırlıkların yapılması için çağrımızı yapıyoruz.

Promosyon ihalesi 3 yıllık olmalı, İlimizde görev tüm sağlık çalışanlarını kapsamalı ve en yüksek meblağa ulaşılması için çalışmalar yapılması gerektiğini söylüyoruz. Bu konuların bu dönemde promosyonda çalışanların kırmızı çizgisi olduğunu hatırlatıyoruz. İhaleye hazırlığın bu talepler dikkate alınarak gerçekleştirilmesini istiyoruz. 

Gerekirse rekor anlaşmalar yapan kurumlarla görüşülmeli tecrübelerinden de yararlanılmalıdır.

Sivil toplumla süreç yürütülmelidir. Biz çalışanların daha iyi bir promosyon anlaşması için elimizden gelen herşeyi yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz.

İl Sağlık müdürümüz başta olmak üzere ilimizdeki tüm kamu sağlık yöneticilerinden bu konuda gereğini yapmasını beklediğimizi vurguluyoruz.

Geçmiş olumsuzluklardan ders çıkarılmalı makul, çalışanı memnun edecek, yapılabilirse Türkiye’de rekor olacak bir promosyon anlaşması için gereken yapılmalıdır.

Promosyon artık kamu çalışanları için hassas bir mesele olmuştur. Bunun mutlaka çözüme kavuşturulması gereklidir.  Bu konuda biz kamuoyu baskısı oluşturmayı sürdüreceğiz. 

Türk Sağlık-Sen olarak çalışanların sorunlarının çözümü, hakkın teslimi ve adaletin tesisi için tüm gücümüzle her platformda mücadeleye devam ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.”