OKUL ÇAĞI ÇOCUKLARINDA BESLENME

OKUL ÇAĞI ÇOCUKLARINDA BESLENME

Yayın: 11.09.2023 10:11
Paylaş:
A+ A-

İlk okul çağı çocuklarının beslenmesi, yetişkin beslenmesiyle benzer midir ? Bunun cevabına hiç düşünmeden, hemen herkes hayır diyebilir. Neden farklıdırın cevabı ise, ayan beyandır hepimize. Elbette büyüdükleri için!. Büyümek ciddi bir iştir.

Büyümek, vücut için zorlu bir süreçtir. Bütün sistemlerin sağlıklı olmasını ve son kapasitede çalışmasını gerektirir. Hücrelerin hepside, bölünüp bölünüp çoğalacak ki,  büyüyebilsin. Sağlıksızlık durumlarında, hastalanınca büyüme durur.Vücut alınan bütün enerji ve besin ögelerini iyileşebilmek, tekrar sağlıklı hale geçiş yapabilmek için harcar.

Fazladan bir işlem yapmak,  fazladan enerji gerektirir. Çoğalmak, büyüyebilmek için fazladan enerjiye ve fazladan  proteine gereksinim duyulur. Oyun oynamak ve üst düzeyde hareket etmek, bu yaşın doğası gereği yapılan eylemlerdendir. Bu hareketliliği sağlamak için ilave  enerji gerekir. Enerji kaynakları ise temiz olmalıdır. Temiz enerji, kimyasallarla kirlenmemiş, rafine edilerek faydalı maddeleri alınmamış besinlerle olur. Bunun yanında, enerji üretimi esnasında, mümkün mertebe en az atık madde bırakılmalıdır ki vücut oksitlenip, paslanmasın. Son zamanlarda, beslenmede karbonhidratlar, neredeyse tamamen kaybolup yok olup gidecek. Herkesde onlara karşı bir düşmanlıktır gidiyor. Günah keçisi oldu zavallılar. Oysaki karbonhidratlar, en elverişli şekilde enerjiye dönüştürülen besin ögesidir, çünki enerjiye dönüşürken, en az atık maddeyi onlar oluştururlar. Öyle ki neredeyse hiç atık madde bırakmazlar. Böylece kanın asit baz dengesine de katkı sağlanmış olur.. Elbette kompleks karbonhidratları kastediyorum. Yani kepekli pirinci, tam buğday unundan yapılmış ekmekleri, yulaf ezmesinden, arpa göcesinden,  bulgurdan bahsediyorum . Yağlar enerjiye dönüşürken daha fazla atık ürün bırakır. Proteinleri hiç söylemiyorum çünki onlar enerjiye çevrilmek için değil büyümek, vücudun hasarlarını tamir etmek içindir.

Yağlarda, ilk sırayı soğuk sıkım sızma zeytinyağı, ikinci sırayı otlayan inekten elde edilen tereyağı, üçüncü sırayı ise ayçiçek yağı alır. Bunların her biri belli oranlarda zeytin yağına ağırlık verilerek kullanılabilir.

Okul çağındaki çocuklar;  günlük olarak iki su bardağı süt yahut yoğurt, otuz, elli gram peynir, bir yumurta, dört  yumurta büyüklüğünde et tüketmelidirler. Bunlara ilaveten kilosu normal olanlar sınırlama olmadan pilav, çorba, ekmek  gibi tahıllarla enerjiyi tamamlamalı, salata, sebze yemekleri ve günde iki porsiyon meyve ile vitamin ihtiyacını karşılamalıdır. Et yenmediğinde yerine mercimek çorbası, yeşil mercimek yemeği, nohut, bezelye veya kuru fasülye gibi kurubaklagil yemekleri de tüketilebilir. Bunlar tüketildiğinde, içlerine et, kıyma  ilave edilirse, çocuklar için  daha uygun hale gelirler.

Bu oranlar tutturulduğunda çocuklarımızı yeterli ve dengeli besliyoruz demektir. Çocuklara salata sevdirilmelidir. Sevdirilebilmesi, bir alışkanlık kazandırılabilmesi ve gerekli vitamin ihtiyacının temini için,  yemek masasının olmazsa olmazı salatalardır. Anne baba yemek seçmemelidir ki,çocukta yemek seçmesin. Öğün aralarında abur cubur yedirilerek iştahının kapanmasına meydan verilmemeli, zorunlu kalındığı durumlarda yemekten hemen sonra verilmelidir. Özellikle okul çantasına koyulan  atıştırmalıklar için kuru meyvelerin ( incir, kayısı gibi) ceviz ve fındık doldurulmuş halleri kullanılabilir. Yine cevizli sucuk şeklinde yapılan kömeler de atıştırmalıkların ikinci seçeneği  olurlar. Okul çantalarında kimi zaman tahin helvası da ara öğün için iyi bir seçenek olabilir.

Çocukların, düzgün yemek yeme alışkanlığı edinmesini sağlayabilmek için;  bebekler yemek yemeğe başlamadan çok önce, sofraya oturtulmalıdır. Böylece sofrada kendi kendine yemek yemeye özendirilmeli fakat ısrarcı olunmamalıdır ki hevesi uçup gitmesin. Sofra adabıyla ilgili kuralları bu dönemde rafa kaldırabiliriz. Sofrada özgürce davranabilmeli, sınırlandırılmamalıdır. Biraz gürültü çıkarması sorun edilmemeli. Kırılan tabaklar bardaklar, fazla yüz verilmeden hoş karşılanabilmeli, kaşık çatal kullanımında tavizkar olunmalı, kimi zaman elleri ile  yemesini göz ardı edebilmeliyiz. Bu zamana değin, kaşık çatal kullanmayı kim öğrenememiş ki. Kısacası, masada oturmak ona eğlenceli gelmeli; hepsinden daha da önemlisi, yemek ortamı huzurlu  olmalı, sorunlar konuşulmamalıdır. Hoş sohbetin eşlik ettiği sofraların insana verdiği mutluluğu,  pek az durum yaşatır insana. İnsanlar başka hiçbir zaman, mutlu olmaya, sofraya oturdukları anki kadar hazır ve istekli olmazlar. Bu fırsat iyi değerlendirilmelidir ! Yeni öğretim ve eğitim yılında tüm çocuklara sağlık ve başarılar diliyor hepsini o güzel yanaklarından öpüyorum. MUCUK.

Sevgilerimle,

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

“Safranbolu Evlerinde Nazarlıklar” Kitabı ve Sergisi Büyüledi

Yayın: 08.05.2024 13:59
Paylaş:
A+ A-

Safranbolu Belediyesi kültür etkinlikleri kapsamında Dr. Sebahat Kılıç Bülbül’ün “Safranbolu Evlerinde Nazarlıklar” adlı kitabının tanıtımı ve sergisi gerçekleştirildi.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) Dünya Mirası Komitesi (DMK) tarafından belirlenen 1994 yılında Dünya Mirası Listesi’ne alınan Safranbolu’nun tarihi evlerinin cephe süsleme programlarında karşılaştığımız ‘nazarlıklar’ kitap haline getirildi. Kitaptaki nazarlıkların sergisi ve kitabın tanıtımı ile imza günü dün Muallimler Birliği’nde gerçekleştirildi.

Serginin açılışına Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, Karabük Üniversitesi Safranbolu Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Anıl Ertok ve çok sayıda sanatsever katılım sağladı.

Sergide, Safranbolu evlerindeki nazarlıkların tarihçesi ve önemi hakkında bilgiler verildi. Ayrıca, nazarlıkların farklı motifler ve renklerde nasıl kullanıldığına dair örnekler de sergilendi. Katılımcılar, Safranbolu’nun kültürel ve mimari mirasına daha yakından tanıklık etme fırsatı buldu.

Dr. Sebahat Kılıç Bülbül, ziyaretçilere kitabını imzalayarak, nazarlıkların hikâyelerini ve sembollerini detaylı bir şekilde anlattı. Kitap, Safranbolu’nun tarihi ve kültürel mirasına yönelik yapılan çalışmaların önemini vurgulayarak, bu mirasın gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sağlamayı amaçlıyor.

Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, serginin ve kitabın önemine değinerek, Safranbolu’nun UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almasının ve kültürel zenginliklerinin korunmasının önemini vurguladı. Başkan Köse ayrıca, Safranbolu’nun tarihi ve kültürel zenginliklerini korumak ve gelecek nesillere aktarmak için sürekli çaba harcadıklarını belirterek, Dr. Sebahat Kılıç Bülbül’e kitabı ve sergiyi hazırladığı için teşekkür etti. Ayrıca, Safranbolu’nun evlerindeki nazarlıkların önemine dikkat çekerek, bu eserlerin gelecek kuşaklara aktarılmasının ve korunmasının önemini vurguladı. Safranbolu’nun kültürel mirasının korunması ve tanıtılması için yapılan çalışmaların önemine değinerek, katılımcılara teşekkür etti.

Dr. Sebahat Kılıç Bülbül’ün çalışmaları ve emeği sayesinde, Safranbolu’nun evlerindeki nazarlık sembollerini ve hikayelerini daha yakından öğrenme fırsatı bulan katılımcılar, etkinliği büyük bir ilgiyle takip ettiler. Etkinlik, Safranbolu’nun kültürel mirasının korunmasına ve tanıtılmasına yapılan önemli bir katkı olarak değerlendirildi. (Esra Oğuzkağan Özkan)