"Birlik’te Miras" programının konuğu, Yukarı Çiftlik Safran Üreticisi İsmail Yılmaz oldu. Son günlerde "Safranbolu Safranı"nın coğrafi işaretli ürün olarak adlandırıldığı bir dönemde İsmail Yılmaz, Safranbolu'da safran üretimi hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
COĞRAFİ İŞARETLİ SAFRAN’A LABORATUVAR KURULACAK
Safranbolu’nun sakin şehir “Cittaslow” unvanı alması için adımlar atılmaya başlandı. Bu unvanın beslendiği “Slowfood” oluşumu ise tamamen yerli tohumlarla yerli üretimin, organik çiftçiliğin teşvik edilmesini amaçlıyor. Safranbolu’da safran üretiminin gelecek kuşaklara aktarılması için Karabük Valiliği’nin ve Karabük Üniversitesi’nin öncülüğünde bir gıda laboratuvarı kurulması büyük önem taşıyor. Özellikle coğrafi işaret alan safran bitkisi için kurulacak laboratuvardan alınacak analizler, "Safranbolu Safran"ının yurt dışındaki pazarlarda söz sahibi olmasının önünü açıyor.
Bu analizlerin en kısa zamanda yapılmasının önemine değinen İsmail Yılmaz: “Bölgemizde yetiştirilen safranla ilgili bir laboratuvar mutlaka gerekli. Safran analizine çok fazla ihtiyaç duyuyoruz. Türkiye’de bazı üniversitelerde var ama bu safran için yeterli bir belge değil. Çünkü bazı ülkeler safranımızı satın almak için özel bir belge istiyor. Ülkemizdeki standartlar A kalite belge olarak görülmüyor. Ticari kullanılamaz diyerek belge geçerliliğini korumuyor. Safranın coğrafi işareti alındığı için şartnamesinde zaten safran analizlerinin yapılmasıyla ilgili bir madde var. Yani kısa zamanda safranı tahlil edebilecek bir laboratuvar kurulacaktır.
Yukarı Çiftlik köyünde 2015 yılında 950 rakım yüksekliğinde safran üretimine başladığımızda safran soğanı çok pahalıydı ve arazimize ektiğimizde sonucunun ne olacağını da bilmiyorduk. Hatta o zamanlar bizi bu kadar pahalı bir üretime giriştiğimiz için eleştirdiler. Ama çok şükür emeklerimiz boşa gitmedi. Bizim köyde, Keten mahallesinde 9 üretici var. Bir de safran mahallemiz var. Mahallemiz 14 haneli, şu an safranla uğraşmayan 5 hane kaldı. İnşallah onlarda safran üretimine katıldığında SAFRAN ÜRETİM KÖYÜ olacağız.
SAFRANOVA ÇİFTÇİYE RAKİP Mİ, DESTEK Mİ?
“Ticaretle uğraştığımız için, Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odası’na üyeyiz. Üye olduğumuz odamızın bize rakip olmasını asla hazmedemedik. Açıkça söylemeliyim, biz ticaretle uğraşıyoruz. Odamızı rakip gibi görüyoruz. Safranova’nın açılışı şu şekildeydi. Biz burada safran üreteceğiz. Buradan çıkan soğanları çiftçiye ücretsiz dağıtarak üretimi arttıracağız idi. Sonra o beyan lav edildi. Sessiz kalındı ve şirket kuruldu. TSO bu şirketle ticaret yapmaya yöneldi. Tekelleşme gibi bir şey oldu. Üreticilerden alıp orada satma niyetleri vardı. Safranbolu Turizm İşletmeci ve Safranbolu Safran Üreticiler Derneklerinin yönetiminde yer alıyorum.
Safranbolu’da 30 yıldır baharatçılık ve son 9 yıldır da safran tarlasında çiftçilik yapan Safran Üreticisi İsmail Yılmaz: “Safranova’yı ben rakip olarak görüyorum. Çünkü Yukarı Çiftlik’te kendi tarlamızda yaklaşık 40 bin ziyaretçi ağırladık. Bu nedenle Safranova’nın İncekaya (Gayza) köyünde kurulması uygun değildi. Bir kere hem araç trafiğine uygun değil hem de arazi kiraları oldukça yüksek olan bir yer. Orada tarımdan gelir elde edemezsin. En başta gelin, bizim köyde bu işi yapalım dedik. Hem daha ekonomik belki de kira ödenmeyecekti. Bir de turist artık Safran Köyü olarak görüyor. Google maps’te Safran tarlası yazıp, konum arattığında bizim köye getiriyor. Artık insanların bildiği bir adres oldu. Safranbolu’da kristal teras, safran üretim yeri olarak yan yana turistler gezip bir de tarihi çarşıyı dolaşıp gitmesinler. Bir gece daha konaklama yapılması için en uygun güzergâhtı. Israrla oraya yapıldı. Hala oranın uygun olmadığını ifade ediyorum. Safran çiçeği üretiminde 3 yıl sonra ekim alanı değiştirilmeli, safranı söktük nereye dikeceğiz. Orada bina var, lavanta tarlası var. Safran için gezilecek bir alanın yok. Safranova nasıl ayakları üzerine basan bir proje olacak bilmiyorum.”
SAFRAN’I MUTFAKLARIMIZA ALIŞTIRAMADIK
“Safranbolu’yu gezmeye gelenler tarihi çarşıda yukarıdan aşağıya gelene kadar başlıyor lokum yemeye ve nerdeyse yarım kilo lokum tüketiyor. Herkes sokakta lokum yiyor sonuçta, şekeri iyice tüketiyor. Şimdi lokanta ve restoranlarda biz tatlı satamıyoruz diyor. İnsanlar zaten sokakta tatlı ihtiyacını karşılamış oluyor. Mutfakta safranı kullanmak isteyenlerde hep şu serzenişte bulunuyor. Çok pahalı bir baharat diyor. Evet, dünyanın en pahalısı ama aynı zamanda en kıymetlisi. 1 gram safrandan 50 porsiyon yemek yapabiliyorsun. İşte perakende fiyatı 250 lira, böldüğünde ne kadar az para düşüyor görülüyor. Aslında insanların bunu bilmesi lazım. Bir gram safran bir aileye 3 ay rahat yeter. Son tüketim tarihi iyi muhafaza edildiğinde 5 yıldır. Kavanozlarda ağzı sıkı kapalı oldukça sorun olmaz. Açıkta saklanırsa etkisi azalıyor. İnsanlar bunu tadından kokusundan ziyade şifa için kullanmalı. Dünyada safran mutluluk iksiri olarak biliniyor. Çok içtiğinizde gülme krizine sokar. Rahatlatıcı, sakinleştirici bir etkisi vardır. Safranı çay olarak tüketirken sudaki klor tadı olur. Bunu birazcık bal ya da bir karanfille tatlandırmamız içimini daha hoş kılar. Bir de buz kalıplarına suyun içerisine safran atarak dondurursak o buz küpünü yemek içerisinde kullanmanız daha kolay olur. Et, pilav ve zerde de safranın yeri başkadır.” (Esra Oğuzkağan Özkan)