“Araba sürmeyi oldum olası sevemedim” dedi orta yaşlı olan. Ondan daha genç olan zat-ı muhterem de: “Nesi var? Biraz kendine güven!” diyerek yanıtladı onu. “Acaba kendime güvensem mi, güvenmesem mi?” diyerek hayıflandı orta yaşlı ve “Kendime güveniyorum lakin başkasına bir türlü güvenemiyorum” diyerek serzenişte bulundu. Evet, trafikte neden canavarlaşıyoruz? Hani trafik canavarı misali. Bu ne menem bir dönüşme halidir. Adeta insanların içindeki, daha doğrusu bilinçaltındaki bir şeyler bu “yolculuk” esnasında zuhur ediveriyor. Bakınız “yolculuk” dedim. Ne güzel bir kelimedir: “Yolculuk”. “Trafik” de, kökenini bilmesem de bir o kadar itici geliyor insana, değil mi? Buradan gelelim “sürüş” sözcüğüne. Hani deriz ya: “Sürüş keyfi”. Sürüş; bir keyiftir gerçekten. Otomobil reklamlarından da hatırlarsınız replikleri: “Üstünn Sürüşş Keyyfi” diyerekten insanların konfor alanına on numara atış yapılır. Hayatı yolda geçenlere sormak lazım bu keyfi bir de. Yolların Fatihleri, evine ekmek götürmek için hayatını zorlu yollarda idame ettiren yiğitlere sormak lazım: “Uzun yol keyif midir?” Şimdi ajitasyon yapmak istemiyorum ama bu dünyayı da uzun bir yolculuğa benzetip bir Neşet Ertaş türküsünde geçtiği gibi: “Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz Dünya senin vatanın mı yurdun mu?” demek de geliverdi içimden. Acaba insan gelip geçeceği bir yerde kavgaya girer mi? Hemen kavgaya dalmayalım, dediğinizi duyar gibiyim. Şimdi konuya farklı bir açıdan bakalım isterseniz ve trafikle sosyal medyayı karşılaştıralım: Sosyal medya malum, insanlar arası iletişimi hızlandırdı, hem de nasıl: Işık hızında değişik platformlardan mesajlaşıp yazışıyoruz. Ve ayrıca bu ışık hızını trafikte de yakalamak istiyoruz. Azıcık beklemek gerekse; kornaya basıyoruz, selektörle uyarı çakıyoruz, araçtan inip bir sinek gibi ezecek m/adam arıyoruz ya da hız sınırlarını aşıyoruz. Malum trafikte hız sınırlarımız var; acaba sosyal medyada hız sınırımız var mı bunu hiç dikkate almıyoruz. Hayatımızdaki teknolojik trafik de doğal olarak hızlandı. Oradan mesaj, buradan SMS, şuradan bildirim, mesajın okundu iletimleri, telefonumuzdan üşenip de ya da kıyıp da silemediğimiz eski arkadaş ve dostların storyleri, vesaire vesaire… Hele de işiniz doğal olarak grupla mesajlaşmayı gerektiriyorsa, dostlar, alışverişte görsün. Hepten “NOMOFOBİK” tipler olup çıkıyoruz. Şimdi anlatabildim mi dostlar; trafiğin trajikomik hallerini... Belki de o yüzden, bu çok trajik hareketlere güldür güldür gülüveriyoruz. Ağlanacak halimize üzülmeden… Satılmış Ümit ÇETİNKAYA Eğitimci-Yazar Ocak-2023 Kastamonu/Ağlı Instagram: umidinizz