Belediyelerde en son yaşanan yolsuzluk olayları İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ile ortaya çıktı. Sadece bu İstanbul’da mı hayır Türkiye’nin birçok Belediyesin de bu tip olaylara rastlamak mümkün.
NEDEN Mİ?
Çok basit Türkiye’de çalışarak zengin olunmaz, bunu artık hepimiz biliyoruz. Sabahın köründe kalkıp iş yerine gitmek, vergini ödemek, SGK primlerini yatırmak, elektriğe, kiraya para yetiştirmeye çalışmak…
Zengin olmak mı? Çok kolay : BELEDİYELER
Belediyeler, kamu hizmeti sunmanın yanı sıra ekonomik gücün ve rantın en büyük kaynağıdır. Ve işin güzel yanı, bu zenginleşme süreci tamamen “halk için” yapılıyormuş gibi gösterilebilir.
Belediyeler nasıl bu kadar büyük bir ekonomik güce sahip ve bu güç nasıl yönlendiriliyor?
Gelin birlikte inceleyelim.
İhale Sisteminin Ayrıntılarında neler var neler?
Belediyeler için en büyük gelir kapılarından biri ihalelerdir.
Örneğin bir belediye en basit olarak çöp konteyneri alacak diyelim.
Normalde 7 bin TL’ye mal olacak bir konteyner, neden 30 bin TL’ye alınmasın? Tabii ki şartnameye eklenen küçük ama kritik detaylar sayesinde.
önceden belirlenmiş kazananlara gider ve belediye bütçesi birilerinin servetini büyütmeye hizmet eder.
Ancak Belediyeler doğrudan harcama yaparsa denetlenir.
Bir belediye şirket kurarsa? İşte burada işler değişir.
• Belediye şirketleri genel olarak özel sektör statüsünde görünür, finansmanı tamamen halkın cebinden çıkar.
• Eğer Şirketler zarar ederse, bu zarar belediye bütçesinden kapatılır.
• Gelelim esas işe şirket kâr ederse, bu kârın nasıl kullanıldığı pek de şeffaf olmaz.
Böylece belediye şirketleri, şeffaf olmayan harcamaların en büyük aracı haline gelir.
Hele arsalarda dönen rantlar: 1 Koy, 100 Al!
İmar değişiklikleri, belediyelerde rant yaratmanın en eski ve en etkili yöntemlerinden biridir.
Örneğin:
• Önce bir arazi yeşil alan ya da tarım alanı olarak belirlenir.
• O arazi, düşük bir fiyattan belirli kişilere satılır.
• Belediye meclisi küçük bir düzenlemeyle o alanı “ticari alan” ilan eder.
• O ucuza kapatılan arsa, bir gecede milyonlarca TL değer kazanır.
Böylece mütevazı bir memur ya da yerel iş insanı, büyük bir inşaat patronuna dönüşebilir. Bir çok belediyeler de bu uygulamalar yapılıyor/yapılıyordur.
Bir boyut daha var!
Birçok devlet kurumunda veya devlete ait fabrikalar da çalışmadan maaş almak var/vardır.
Çalışmadan Maaş Almanın En Kolay Yolu; Bankamatik Memurluğu
Türkiye’de bir işletme kurup ayakta kalmak zor iştir.
Vergiler, sigorta primleri, faturalar, kira derken bir bakarsınız ki kazandığınızdan fazlasını ödüyorsunuz.
Oysa daha zahmetsiz bir yol var: Bankamatik memuru olmak!
Dilimize yerleşen Bankamatik Memuru sıfatının açılımı şu şekildedir.
• Belediyede veya devlete ait bir fabrikada işe girersiniz.
• İşe gitmenize gerek yoktur.
• Kartınızı bir arkadaşınıza verirsiniz, giriş-çıkışlar yapılır.
• Ay sonunda maaş yatar, siz tatilinizi yaparsınız.
Bu sistem, yıllardır devlete ait kurumlarda süregelen bir gerçek.
Belediyelerin personel listesine bakarsanız, çoğu zaman çalışan sayısının, gerçekten çalışan insan sayısından fazla olduğunu görürsünüz.
Bankamatik Memurluğunu Karabük’te bizzat yaşadık ve gördük.
Karabük demir çelik işletmeleri özelleşmeden önceki döneminde fabrikada çalışan işçi sayısı 17000’lere dayanmıştı. O dönemde çalışanların birçoğu Bankamatik çalışanıydı, duyuyorduk görüyorduk.
Kaçak Yapılar Nasıl Yasallaştırılır?
Diyelim ki kaçak bir bina yaptınız.
Yıkılmasını istemiyorsunuz ama yasal da değil.
Merak etmeyin, belediyeler bu tür durumlar için çözüm üretme konusunda oldukça yaratıcıdır.
• Öncelikle belediye, usule uygun olmayan bir Yapı Tatil Zaptı düzenler.
• Siz bu eksikliğe dayanarak idare mahkemesine başvurursunuz.
• Mahkeme, yapılan işlemin yanlış olduğuna karar verir ve mühür kaldırılır.
• Ve işte! Kaçak yapınız artık tamamen yasal!
Oyuncular Değişiyor Ama Sistem Hep Aynı
Gelelim işin en kritik noktasına…
Eskiden İstanbul Büyükşehir Belediyesi AK Parti’nin elindeydi ve buradaki büyük bütçe, CHP’nin belediyeyi kazanmasıyla birlikte, bu devasa bütçe CHP’nin kontrolüne geçti.
Peki sonuç?
• CHP’li belediyelerde de lüks makam araçları, tartışmalı ihaleler ve belediye şirketleri konuşulmaya başlandı.
• Yıllarca AK Parti’nin eleştirilen uygulamaları, CHP’nin elinde katlanarak devam etmeye başladı.
Bu da gösteriyor ki sorun sistemde değil, belediyeleri yönetenlerin karakterinde. Yasa ve yönetmelikleri halkın yararına işler için kullanırsan millet zenginleşir ama yok kendi çıkarın için kullanırsan o zaman şahıs zenginleşir.
Adaylar, isimler değişiyor, seçimler yapılıyor, belediye başkanları değişiyor ama filmin sonu hiç değişmiyor. Zenginleşen hep şahıs ya da şahsın yakını şahıslar oluyor.
Halk İçin Mi, Rant İçin Mi?
Şu an birçok büyükşehir belediyesi CHP’nin yönetiminde.
Ama belediyelerin yönetim tarzına baktığımızda, yıllardır eleştirilen sistemin parti fark etmeksizin sürdüğünü görüyoruz.
Belediyeler kanununun tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor anlaşılan…
Kalın Sağlıcakla