Tadını unuttuğumuz Meyve…
Temmuz ayı, Yazın en güzel zamanıdır.
Meyvelerin bol olduğu Kavun, karpuz, şeftali, armut, kayısı derken soframız şenlenmesi lazım… ama bir eksiklik gözümüze batıyor: Kiraz!
Yeni nesil çocuklar pek bilmez. Bizim çocukluk yıllarımızda şimdiki gibi beton binalar çok fazla yok idi..
Her evin kendisine özgü müstakil bahçeleri vardı.
Bu bahçelerimizde her türlü meyve yetişirdi ve yerdik.
Hatta ve hatta bizim bir komşumuz var idi Nazife teyze (Allah rahmet eylesin nur içinde yatsın) onun bahçesine çocukluk arkadaşlarımızla birlikte olup bahçeye dalar eriklerini çalardık.
Tabi ki Nazife teyze boş durur mu?
Terlikler havada uçuşurdu.
Ama yine de bizi çok severdi.
Neyse… eski yıllara gittik.
Çocukların kirazla tanışamadığı, sadece telefon ekranlarında görüp “bu ne?” dediği bir gelecek düşüncesi bile insanın içini burkuyor.
Çocukluğumuzun kırmızı incisi, yazın neşesi olan kiraz bu yıl adeta altınla yarışıyor. Tezgâhlarda kilosu 300-600 liraya dayanmış. Bir kilo kiraz, bir kilo dana kıyma ile aynı fiyata satılıyor. Bu nasıl iştir kardeşim?
Üstelik üretici, bu kirazı tarlada 50 liraya devrettiğini söylüyor.
Arada neredeyse 10 kat fiyat farkı var.

Bu uçurum nasıl oluşuyor?
Eskiden mevsimin tadı vardı; şimdi ise mevsimlik fırsatçılık var.
Çünkü tarladan sofraya gelene kadar, kiraz üzerinden aracıların kurduğu rant zinciri halkın sofrasını perişan ediyor. Komisyoncu, toptancı, büyük market zinciri… Herkes elini kiraza daldırıyor; kazanan onlar, kaybeden hem çiftçi hem tüketici oluyor.
Ufak bir araştırma sonucu komşu ülkede, üçte bir fiyatına, yanında deniz manzarasıyla birlikte bu meyveyi yemek mümkün.
Orada 200 liraya denk gelen kiraz, burada 600 lira.
Kirazı bile kendi soframızda hakkıyla yiyemiyoruz.
Elbette mazot, gübre, ilaç gibi maliyetler tüm meyveleri etkiledi.
Fakat kirazda bu fiyat fırtınasının başka özel nedenleri var:
- Rekolte düştü: Ani don, aşırı sıcaklar, düzensiz yağışlar verimi azalttı.
- İhracat önceliği: Kiraz, ihracatta gözde meyve olduğu için kaliteli ürünlerin büyük kısmı dışarı gitti, içeride kıtlık oluştu.
- Toplama maliyeti: Kiraz tek tek elle toplanıyor, bu da yüksek işçilik demek.
- Aracı rantı: Kiraz hassas ve bozulabilir bir meyve olduğu için aracı zinciri fiyatı istismar ediyor. “Bozulur” bahanesiyle çiftçiden ucuza alıyor, rafta kat kat pahalıya satıyor.
.
Peki yerelde kim sorumluluk alacak?
Sadece Tarım Bakanlığı değil, ticaret odaları ve ziraat odaları da seyirci kalamaz. Fiyat denetimini güçlendirmeli, üretici birliklerinin gelişmesini desteklemeli, fırsatçılığı raporlayarak kamuoyunu bilgilendirmelidir.
Sadece Kiraz değil, sebzelerin olsun meyvelerin olsun üreticinin ve tüketicin haklarını korumak yerel yönetimlerin de görevidir.
Yaz meyvesi soframızdan eksilirse, yaz yaz olmaktan çıkar.
Çocukların elleri kiraz lekesi tutmazsa neye yaz diyeceğiz?
Çiftçinin yetiştirdiği kirazdan bile aracılar dev rant sağlarken halk bu meyveyi tadamıyorsa;
Çiftçi birlikleri güçlenmeli, aracıların rant zinciri kırılmalı.
Yazı yaz gibi yaşayabilmek istiyorsak, kirazı kaybetmemeliyiz.
Daha adil, daha doğal, daha bereketli bir yaz dileğiyle…
Kalın sağlıcakla