Bölgenin Sesi Gazetesi tarafından
08 Eylül, 2020 00:05 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Halkın Bağışlarıyla Alınan Uçak: “Zafranbolu”

UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve "En iyi korunan 20 kent" arasında bulunan Karabük’ün Safranbolu ilçesinde, 1931’de halkın bağışlarıyla alınarak Türk Hava Kuvvetleri’ne teslim edilen ve "Zafranbolu" adı konulan uçak ilçe turizmine önemli katkıda bulunuyor. "Korumanın başkenti", "Osmanlı’nın parmak izi" gibi unvanlarla anılan Safranbolu, Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, konak, çeşme ve köprülerinin yanında doğal güzellikleriyle her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Safranbolu’nun tarihinde önemli bir yere sahip olan "Zafranbolu Uçağı" da ilçeye gelen yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda ordunun savaş uçağına duyduğu gereksinim nedeniyle o günkü adı "Türk Teyyare Cemiyeti" olan Türk Hava Kurumu (THK) ile Hilali Ahmer (Kızılay) tarafından uçak alınması için başlatılan kampanyalara Safranbolu halkı tarafından da bağışlarda bulunuldu. 1931’de Safranbolu halkının bağışlarıyla alınan ve Türk Hava Kuvvetlerine teslim edilen Breguet 19 A-2 model uçak, Safranbolu’da inebileceği uygun bir alan olmaması nedeniyle Eskişehir’den kalkarak Kastamonu hava meydanına iniş yaptı. Dönemin Safranbolu belediye başkanı ve beraberindeki heyetin katılımıyla Kastamonu’da yapılan törenle uçağa "Zafranbolu" adı verildi. "Zafranbolu" uçağı hurdaya çıktı Türk Hava Kuvvetlerine 5 yıl hizmet eden "Breguet 19 A-2" model "Zafranbolu" uçağı daha sonra hurdaya ayrıldı. Emekli Tümgeneral Zafer Çamlıca ve emekli Pilot Kurmay Albay Erhan Hangün’ün girişimleriyle Türk Hava Kuvvetleri’nden "Dornier" model bir uçak alınarak 2006 yılında Safranbolu’ya getirilerek hakim bir tepede sergilenmeye başlandı. Kent üzerine çalışmalar yapan ve kitapları bulunan araştırmacı yazar Aytekin Kuş, yaptığı açıklamada, o dönem bağışlarla Türk Hava Kuvvetlerine 250 civarında uçak üretildiğini veya alındığını söyledi. Safranbolu’da birden fazla mutlu ve kutlu günler olduğunu, "Zafranbolu" uçağının 30 Ağustos 1931 tarihinde alınmasının da bunlardan birisi olduğunu ifade eden Kuş, "Birinci Dünya Savaşı ve Kurutuş Savaşı’nda ordunun uçağa duyduğu gereksinim sonucu Atatürk 1925 yılında Kayseri’de uçak fabrikasının kurulmasını sağladı. daha sonra Türk Hava Kurumu ve Hilali Ahmer isminde uçakla ilintili kurumlar vardı. Bu bağlamda bu iki kuruma Türk halkının uçak yardımı konusunda kampanyalar başlatıldı. Her il, ilçe bir uçak parası kadar parayı biriktirip Hilali Ahmer ve Türk Hava Kurumuna getiriyor, onlarda aldıkları uçakların ismine o ilçenin ismini yazdırmak suretiyle bu anı mutlu ve kutlu bir ana dönüştürüyorlardı" dedi. "1931 tarihi Safranbolu için çok önemli" Safranbolu halkının biriktirdiği paralarla alınan Breguet 19 A-2 model uçağın 1919 yılında imal edildiğini aktaran Kuş, şunları kaydetti: "1936 yılında da hurdaya ayrılmış. Safranbolu adının verilmesi için Safranbolu’da havaalanı olmaması nedeniyle Eskişehir’den kalkan uçak Kastamonu’ya gelmiş. Safranbolu belediye başkanı ve heyeti, uçağın Safranbolu adını alması konusunda törene katılmışlar pilota da bir altın kol saati hediye etmişler. Uçağın pilotu da Eskişehir’e geri dönerken Safranbolu semalarında iki tur atarak jest yapmış. 30 Ağustos 1931 tarihi Safranbolu için çok önemli. Biz bu uçağın varlığını biliyorduk. Safranbolulu emekli Tümgeneral Zafer Çamlıca ve emekli Pilot Kurmay Albay Erhan Hangün, Safranbolu ve uçağın öyküsünü bir belgeye dönüştürmeye konusunda çaba harcadılar. İlk uçak hurdaya ayrıldığı için Türk Hava Kuvvetlerinden ’Dornier’ marka uçağı almak suretiyle bu uçağın kanadına ’Zafranbolu’ yazarak bu anıyı pekiştirdiler."

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Şafak Zeki Akca tarafından
13 Mayıs, 2025 00:53 tarihinde yayınlandı
A+ A-

KÖY NEYİME DEMEYİN!

SON İSTANBUL DEPREMİ VATANDAŞLARI KÖYLERİNE GİTMEYE ZORLADI.

Dedelerimizin., büyük büyük Dedelerimizin kavimler halinde yaşamış oldukları kırsal yaşam alanlarına KÖY denir.

60’LI VE 70’Lİ kuşaklar köyün ne kadar değerli olduklarını iyi bilir.

Daha sonraki kuşaklar ise Köyü gereksiz bir yer olarak görürler.

Ama şunu bilmezler ki gün gelir o ata toprakları çok değerli olur.

Bu son deprem bize bunu gösterdi.

Ve onun içindir ki köyler artık eski değerlerini kazanmaya başlamış gözüküyor.

*

Köyün en güzel yeri  neresidir? diye söylesem HARMAN dır dersiniz.

Çocukluğumuz da çok giderdik ata topraklarımıza,

Dört gözle hasretle beklerdik hafta sonu köye gidebilmek için...

Güz zamanı Harman da öküzlerle atlarla tüven sürülürdü bizlerde tüvenlerin üstüne oturur buydağın samandan ayrılmasını seyrederdik.

NE GÜZELDİ O GÜNLER..

ANLATIMAZ YAŞANIR DERLER YA...

*

Geçtiğimiz bayram köyleri biraz dolaştım kendi köyüme de gittim.

En çok dikkatimi çeken köyler de ve köyümüz de o eski ahşap evlerden o kerpiç evlerden artık eser yoktu.

Yeni yeni binalar yapılmış her taraf olmuş betonarme

Köyler köylük ’ten çıkmış yani

Şehirlerde yaşayanlar biraz parası olanlar o eski evleri yıkıp yerlerine beton evler kondurmuş o köyün estetiğinde, güzelliğinden eser yoktu sadece bizim köy için değil diğer köylerde de durum farklı değil.

O eski köyümüzden artık eser kalmamıştı.

*

Şimdiki köyler de;

O ahır kokulu evler var mı? YOK...

Bahçe ve Bostan işleri var mı? YOK...

Her evin altında inekler, keçiler, atlar eşekler var mı? YOK…

Tarlada ekin ekmek var mı? YOK...

Köy Taş Fırınlarında Çörek ve Göbü yapmak var mı? YOK

KÖY odaların da ihtiyarların toplanıp eğlenceler yapılması var mı? YOK

Köyde öküzlerle kağnı arabaları ile saman taşımak var mı?  YOK...

Horoz ve tavuk beslemek var mı? YOK...

Hatta tavuk yüzünden komşu kavgaları bile YOK...

DAHA NELER? NELER?

Biz bu değerlerimizi kaybettik.

NE OLACAK ŞİMDİ?

Yeni yetişen nesil köy yaşantısını bilmiyor.

Eski nesiller de yaşlandı artık.

Bu genç nesillere kim öğretecek bu yaşantıyı

*

Şu anki neslin yaptığı tek şey var

Eski ahşap evleri yıkmak!..

Köye gelen manav arabasından ekmek almak,

sebze ve meyve almak bunlarla beslenmek.

Tereyağını, yumurtasını sütünü etini şehre inince marketten almak.

BEN KÖYDE YAŞIYORUM MU DİYECEĞİM?

Devletimizin ve büyüklerimizin bu konuya el atması gerekir.

Köye yerleşecek misin ilk önce AHŞAP EV YAPACAKSIN

Devlet bu konuda üzerine düşen Ağaç desteğini vermesi gerekir

Ahşap ev yapanlara şart getireceksin ki Tarım ve hayvancılık yapacaksın diye

O evin mutlaka bir ineği olacak, bahçesinde tavukları olacak,

Bahçe ve bostan işlerini mutlaka yapacak

Ekip biçeceği tarlası olacak

Buna benzer konularda devlet desteği olursa o köy yaşantılarımız tekrar geriye gelir.

Yoksa ne ekonomi düzelir, ne köyler düzelir nede şehirler düzelir!..

Bu şekilde devam ederse hayat yaşanmaz hale gelir herhalde…

Ne dersiniz? Yorum sizlerin…

Kalın sağlıcakla….

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.